Sayfalar

23 Eylül 2013 Pazartesi

Anket Bitmiiş :)


Valla kaç gün verdiğimi bile hatırlamıyordum ama sabah 2 saat var diyordu ben de dedim artık bitmiştir :) Sonuçları açıklayayım o zaman;
Ben ifade, gülücük falan kullanmamdan rahatsız mısınız dedim
20 kişi oy kullanmış
9 kişi ''Hayır, sorun yok!'' demiş
8 kişi ''Çok mu kullanıyorsun? Hiç fark etmedim :/''  demiş
4 kişi ''Benim için fark etmez.'' demiş
Ve ''Evet. Kullanma!'' diyen hiç kimse yok :))
Sonuca sevindim çünkü kimse rahatsız değilmiş :) Ama bu oylar için çok pişman olabilirsiniz çünkü bir şeyin suyunu çıkarabilitesi yüksek bir insanım ^^ Hatta hiç fark etmedim diyenleri üzeceğim :)) Hehe şaka tabi.
Bu arada oy kullananlara teşekkür etmem gerekiyor sanırım nezaket için? :) Çok odunum ya neyse teşekkürler efendim :)

18 Eylül 2013 Çarşamba

Bi' Arkadaşa Bakıp Çıkacaktım

Evet birine bakıp çıkacağım:) Ya da ateş almaya geldim :)
Ya da.. Azıcık yazayım neler oluyor neler bitiyor dedim ^^ (Amma da uzattım)

Dershanem açıldı. Dersler başladı ama haftada 4 gün 3'er saat. Alıştırmak için yapıyorlarmış 1 Ekim'e kadar. Sanki ilkokul çocuğuyuz hayatımız dershanelerde geçti bizim :) Neyse benim işime gelir hıh.

Sonra Beşiktaş 4'te 4 yaptı :))))) Çok mutluyum ama Galatasaray için gerçekten üzüldüm. Ama hala hiç bir şey bitmedi inşallah çıkacağız gruptan.

Sonra dün Maraş'a acayip yağmur yağdı. Oralara da yağdı mı ki? Bugün de hava soğuktu zaten. Dershanede de TMci olduğum için ilk defa ciddi anlamda coğrafya dinledim. Zor ders valla ne yapacağım bilmiyorum :) Zaten en korktuğum derslerden biridir coğrafya. Bende çok eskiden kalan izleri var da :) ''Benim 1 ... Öğretmenim Vardı'' serisinde anlatacağım zaten :) Neyse işte dün yağan yağmurun sebebini anlattı hoca. Ben de size anlatayım :) Şimdi biz orta kuşakta bulunuyoruz ya kutuplardan gelen soğuk havayla ekvatordan gelen sıcak hava çarpışınca sıcak hava yukarı gidiyormuş soğuk hava aşağıda yağmur oluşturuyormuş buna da bi şey yağmuru demişti hoca ama unuttum kkk Neyse bu gereksiz bilgileri niye verdim bilmiyorum geçelim burayı :/

Sonra bugün hava kararmaya doğru dışarı çıkayım da azıcık saçma sapan fotoğraflar çekeyim dedim. K.Maraş'ı birazcık bizim balkondan görmek ister misiniz? :D :P


Bu Maraş değil tabi ki :) Telefonda çok değişik bir fotoğraf gibi duruyordu ama öyle değilmiş. Bildiğin ip :))


Bu da telefonda güzel gözüküyordu ya :)






Işıklar yeni yeni yanmaya başlıyor. Hava en sevdiğimden :)


Sokak lambaları çoktan yanmış..


Annemin kışlık şeysileri de girmiş araya ^^




İyice akşam oluyor..


Ve sonunda hava karardı.. Bunu odamdan çektim ama balkondan değil :)


13 Eylül 2013 Cuma

Anket Yapıyorum :)

Her şeyin bir ilki vardır. İlk defa anket yapıyorum. Bahsi geçen anket yandadır efendim :) Bu arada bir yazıyı yayınladım diğerine başladım. Ne kadar da işsiz güçsüzüm :))

Neyse, konumuz artık benim de dikkatimden kaçmayan sürekli kullandığım ifadeler. Rahatsız mıyım? Tabi ki hayır. Hem olsam niye kullanayım? :) Ama sizin rahatsız olabileceğiniz düşündüm. Hem de bu çok profesyonelce olmuyor gibi ama bir yandan da zaten burada profesyonel bir iş yapmıyorum kendi blogumda yazı yazıyorum kullanacağım tabi diyorum :) Sonuç olarak bir anket başlattım. Görüşlerinizi belirtirseniz sevinirim. Çünkü çoğunluğun kararına uymayı planlıyorum :) Eğer sandıktan olumsuz bir sonuç çıkarsa da el mahkum tutacağım kendimi ve ifade koymayacağım. Neyse işte anket solda ;) Haydi bakalım pamuk eller mausea :)



Yine, Yeni, Yeniden Mim :)

*Resim Alıntıdır.
Haha gören de onlarca mim yazdım sanacak ama üst üste ikinci olduğu için böyle bir başlık uygun gördüm. Olamaz mı? Olabilir.
Neyse gelelim mimin konusuna ''Evde yalnız kalınca ne yaparsınız?'' Beni mimleyen aynı zamanda mimin yaratıcısı Uzun Saçlı Kel Adam'a namı değer Uska'ya çok teşekkürler :)

Ama bu mim beni zorlayacak gibi çünkü yalnız kaldığımı hiç hatırlamıyorum :) Gerçekten ama. Bizim evde hep birileri vardır. Hiç boş kalmaz neredeyse. Zaten bir kaç yıldır babaannem de bizde yaşıyor ve dışarı çıkamıyor mecbur kalmadıkça. Yatalak değil ama yemeğini falan yapamaz yanında birinin kalması lazım yani. O biri de tahmin edebileceğiniz gibi ben oluyorum :) Edemediniz mi yoksa? Neyse önemli değil :)
O yüzden bu yazıyı ''Babaannemle yalnız kalma, ablamla yalnız kalma...'' gibi saçma başlıklar altında yazacağım ^^

Ama yalnız kalmak konusunda iki kelam edeceğim tutmayın beni :p
Aslında hiç yalnız kalmadığım kadar var çünkü hiç sevmem kendisini. Çok arkadaşı olan, sosyal biri değilim. İnsanlarla fazla muhabbet de kurmam. Kendi kendime takılsam bile yanımda birileri olsun :) Ben İnternet'te takılayım ama başkası da olsun. Saçma değil mi? Evet, saçma :/
Buraya kadar yazdıklarım girizgahtı. Asıl kısma geçeyim müsaadenizle :)

Şimdi tipik yalnız kalma hikayesi anlatayım ki bu babaannemle yalnız kalma olur. Evde başka kimse olmadığından babaannemi de etkisiz eleman kabul edersek yalnız kalmış oluyorum. Olmuyor muyum yok? Neyse :)
Sabahleyin annemgil gideceğinden babaanneme ve eve bakmam için erkenden kaldırırlar. Öyle 12'lere kadar uyuma yok yani bende :) Zaten biz genel olarak erken kalkan bir aileyiz en geç ben kalkarım ben de 8'de kalkarım :) Düşünün yani halimizi :) Hele bir ablam var aslında kendisini çok sevsem de bu huyuna gıcık oluyorum ! Kendi uyanır uyanmaz yataktan kalkıverir. Öyle bir insan düşünebiliyor musunuz? Yav hiç mi uyumadın da kalkıveriyorsun? Benim de hemen kalkmamı ister. Yani günüm bi sinir krizi, bi cinayet planlarıyla başlar :) Kahvaltıyı etmiş olurlar çıkacakları için babaannem de yiyor olur. Bana ''Kahvaltını yap, bulaşıkları hallet...) gibi klasik anne haliyle işleri sayar ve çıkarlar. Ha söylemeyi unuttum bir de hep çamaşır yıkanmış olur ve onları sermemi ve kuruyunca toplamamı sıkı sıkıya tembih eder annem. Onlar gidince ben TV'yi açarım ve her nedense hep gözüm takılır ve uzun süre TV izlerim. Sonra çay soğumuş falan olur. Sofrayı toplarım ve yeniden sofra kurarım :) Bu arada babaannem sürekli çağırır ve defalarca annengil nereye gitti, bana su ver (su yanı başında), sofrayı kaldır, masayı kaldır, bak şu çınara nasıl sallanıyor... ve daha bilumum saçma sebeplerle beni çağırır. Hatta hiç bir sebep yokken çağırır, giderim söyleyecek bir şey bulamaz ve güler :) Sanırım hiç de etkisiz eleman değil demi? Neyse nerede kalmıştık? Kahvaltı yapmıştım en son. Sofrayı toplamadan bilgisayarın başına geçerim. Biraz takılıp sofranın birazını toplarım. Sonra biraz daha takılıp sofranın diğer yarısını toplarım :) Sonra mutfağı toplarım. Çamaşırları sererim (bazen de sermem kkk) Sonra yine bilgisayar :) Sıkılınca TV'yi izlemeye başlarım. Bir süre izlerim ondan da sıkılınca uykum gelir oraya uyuyuveririm :) Gözlerimi açtığımda annemgil gelmiş olur ve ''Sen yine mi uyuyorsun?'' derler :) Muhtemelen çamaşırları toplamamışımdır, arada öğle yemeğini atladık demi? Öğle yemeğinden sonra mutfağı da toplamamışımdır. Annem biraz söylenir, sonra ablamla tartışırız. Zaten sonra da akşam olur :) Herkes eve gelir. Herkes dediysem evde bir ordu yaşadığını düşünmeyin :) Babam, annem, ablam, erkek kardeşim ve ben. Ah bir de babaannem :) Bi tane daha ablam var ama o evli ve bir de dünyalar tatlısı ve dünyalar şişkosu bi yeğenim var :)
Sizce günüm nasıl geçiyormuş? Evlat olsam sevilmem demi? :) Ama artık annemin dediklerini yapmaya özen gösteriyorum.

Ama bir kere yalnızlığı gerçekten çok kötü hissetmiştim. Babam ameliyat olacaktı ayağı kırıldığı için. Babaannem ve ben hariç herkes oraya gitti. Ben zaten babam yüzünden kötüyüm. Berbat hissediyordum çok iyi hatırlıyorum. Yaptığım tek şey, dolapla oda arasında gidip gelmekti. Çok duygusuz biri olmama rağmen içimden sürekli ağlamak geliyordu. İtiraf ediyorum, ağladım da... Ama ağlamak iyi geldi TV'yi falan açınca kafam biraz dağıldı. Ama ablam ve kardeşimin eve gelmesi beni ne kadar mutlu etti anlatamam. Tabi onlara bir şey çaktırmak yok :) Sanırım yaşadığım en mutlu anlardan biriydi, size saçma ya da basit gözükebilir ama içime bir huzur dolmuştu.

Son olarak da ablamla yalnız kalmamız var. Kii bu en güzel olanı :D O tam olarak beni tamamlamak için benim ablam olmuş. Ben yemek yemesini çok severim ama onların deyimiyle açlıktan ölsem kalkıp yemek hazırlamam. Yo zaten hazır olan yemekten bahsediyoruz, kalkıp ısıtmam :) Ama ablam bu konuda hiç erinmez. Mesela sürekli çay yapma durumu vardır bisküviyle yeriz. Kahve yapar, mısır patlatır, tarhana kızartır. Sevdiğimiz yemekleri yapar :) Hele bizim bir gece sefamız vardır. Gecenin köründe ablam yine yapar bir şeyler ve son zamanlarda hep biz bir şey yerken babam uyanıyor. Hep bizi basıyor :D Ona da veriyoruz bir şeyler sonra :) Yani ablamla yalnız kalmalarımız güzel geçer :)

Bakın ne kadar da ailesine düşkün biriyim. Üniversitede onlardan ayrılmak zorunda kalırsam (ki büyük ihtimalle öyle olacak) ne yaparım bilemiyorum :( Çünkü lisenin ilk iki haftasını ilçede yatılı okumuştum. Dediğim gibi sadece iki hafta sürdü :) Anlayın artık :) O da telefonlarımızı almışlardı hafta sonuna kadar vermediler. Bu yüzden beni buradan alın demem bir hafta işlerin halledilmesi yine bir hafta, ailemin değerini anlamam paha biçilemez :)

Neysee, ben yine çok konuştum. Son olarak mimi paslayayım da bana müsaade :)

Puellabilincimin altında kalanlarUzakdoğu Sevdalısı ve I'm Bored
Kolay gelsin :)

10 Eylül 2013 Salı

~~Mim~~

Başlık çok basit olduğu için iki işaret koyayım dedim itiraf edeyim :) Aslında yarım bıraktığım başka bir mim var ama bunun soruları azmış önce bunu yapayım dedim. Beni mimleyen Puella ve Uzun Saçlı Kel Adam'a çook teşekkür ediyorum :)

Gelelim sorulara;
  • Hayatınızda hiç mucize olarak nitelendirebileceğiniz bir olay yaşadınız mı?
Düşündüm ama ''Mucize'' diyebileceğim kadar büyük bir olay yaşamadım sanırım :)

  • Almayı düşünüp de alamadığınız ne var?
Profesyonel bir fotoğraf makinesi çok istiyorum ama ben alamam, ailemin de almaya gönlü yok şu sınava hazırlandığım dönemde :( Ah birazcık para biriktirme gibi bir huyum olsaydı kendim alırdım ama yok işte :)

  • Kıyafet konusunda takıntılarınız var mı?
Var tabii ki olmaz mı :) Şu sıralar olmam gereken kiloda değilim bu yüzden tayt, dar kıyafetler giymem. Taytı normal kiloda olsam bile giymem ama :) Uzun etek-elbise giyemem boyum kısa. Daha doğrusu boyumu kısa gösteren şeyler giymem :) Tunik mesela... Neyse belki daha fazla vardır da korkutmayayım sizi :))

  • Nefret ettiğiniz huylar ve insanlar?
Öhöm. Başlayalım bakalım;
Kendini beğenmiş, burnu havada insanları; yapmacık tavırlıları, aşırı sinirlileri, empati kuramayanları, karşıdakinin görüşünü önemsemeyenleri, benbilirimcileri, aşırı laubalileri, çocuk gibi konuşanları-davrananları, fazla umarsızları, sürekli bir şeye burnunu sokanları sevmiyorum :) Şu an tam bir gıcık olduğumu düşünebilirsiniz izin veriyorum ama nefret etmek değil bu. Bu hareketlerinden dolayı hoşlanmadığım biri başka iyi hareketleriyle tekrar gözüme girebilir :) Bence nefret ancak belli olaylardan sonra olur ki bunu da belli huylara bağlamak doğru olmaz. Neyse fazla konuştum.


  • Sizi en net tanımlayan kelime?
Tembel. Net!

  • Hayata yeniden gelme şansınız olsa hangi ülkede doğardınız?
Şimdi Kore'ye hayranım tamam ama hayat şartları, eğitimi iyi olarak düşündüğümüz Avrupa ülkelerinden birinde doğmak isterdim. Mesela İngiltere, İspanya ya da İtalya. (İ ile alakası yok kkk) İngiltere hep cazip gelmiştir bana. İspanyayı futbolu için istiyorum, İtalya da cazip geliyor :) Ama Almanya, Yunanistan falan olmasın. Bir de soğuk olmayayım Türk sıcaklığı kalsın ha bir de Müslüman olmak şartıyla tabi ki :))


  • Tek başına bir insan keyiflenmek için ne yapabilir?
Cem Yılmaz, Atalay Demirci gibi komedyenleri ya da ablamı izlesin. Ablamın videosunu bulamaz tabi o ayrı. Ya da komedi filmi izlesin. Mümkünse Kore'den olsun. Ha Kore demişken Koreli artistlerin giflerini falan izlesin. Komik sayfalar var onları okusa da olur. İnterneti yoksa kendi kendine süslensin, şarkı söylesin videosunu çeksin. Sonra izleyip güler :) Kitap okuyabilir... Çok şey var ya :)

  • Nikah masasında evleneceğiniz kişiden ''Hayır'' cevabını alırsanız ne yaparsınız?
İşin aslı böyle şeylerin sadece dizilerde olduğunu düşünenlerdenim. Çünkü evlenmek istemiyorsa masaya kadar gitmez normal bir insan. Ki ben masada bana hayır diyecek kadar beni istemeyen birinin duygularını daha önceden anlardım ve iş oraya kadar gitmezdi diye düşünüyorum. Ama hadi oldu diyelim, şok olurdum sanırım. Asla neden diye sormazdım ama. Daha fazla küçülmek istemezdim ve orayı terk ederdim. Sonrasında şehirden de bir süre ayrılırdım diye düşünüyorum. En azından insanlar unutana ve ben sakinleşene kadar..(bkz. Doktorlar_Ela)

  • İnsan kaderini mi yazar, kaderini mi yaşar?
İnsan seçimlerini kendi yapar ve bu seçimler sonucunda yaşadıkları kaderidir diye düşünüyorum. Mesela bardaklar tepsiye fazla geldiği halde tıkış tepiş tepsiye sığdırdık ve mutfağa götürdük. Ama bardağın biri düştü kırıldı. Bardağın kırılmasını biz istemedik ya da biz yapmadık bu kaderdi ama bardakları fazla oldukları halde tepsiye koyduğumuz için bu kaderi bizim seçimimiz doğurdu. İşte böyle :) Çok saçma bir örnek verdim biliyorum ama anladınız siz onu :)
  • Aklınıza gelen ilk İngilizce kelime?
''Destiny'' yukarıdaki soruda kalmışım demek ki kk
  • İnternette sahip olduğunuz ilk nickname?
Hatırlamıyorum desem ? :) Ya da belirgin bir nickname kullanmışlığım yoktu ismimi verirdim hep. htcsk kullanıyorum genellikle ismimin ve soy ismimin sesli harflerini atıp. lowekorea var işte bu tam bir saçmalık :) Bu arada loverK'daki K'nın Kore olduğunu söylememe gerek var mı? :) İşte böyle ama ilki neydi hatırlamıyorum..

Eveet, sorular bitmiş şimdi mimleme zamanı :)


Kolay gelsiin :)

BU ARADA: Bu mim yazımı hiç sevmedim ben aceleye geldi gibi :/ Olmamış bu, aldırma şansımız yok mu? Hiç mi yok? Tamam, teşekkürler.




3 Eylül 2013 Salı

Happy 1. year to my blog ^^

Eveet, bundan bir yıl önce bugün ilk yazımı yazmışım. Bu da demek oluyor ki bugün blogumun doğum günü :))
Bir heyecan açmıştım blogumu. Aslında yazılar okurdum ama kendim yazmaya sadece bir yazıyı okuduktan sonra karar verdim. Hemen başlayıverdim :) İyi ki de karar vermişim. Belki Blogger yüzünden bir çok yazılıma çalışamadım hatta belki üniversite sınavına da çalışamadım ama hiç pişman değilim :) Hatta biri ''Sınav yüzünden blogla ilgilenemeyeceğini mi düşünüyorsun'' gibi bir şey demişti ben de ''Hayır. Blog yüzünden sınavla ilgilenemeyeceğimi düşünüyorum'' demiştim ^^
Evet artık karşınızda en büyük hobisi blog okumak olan biri olarak duruyorum :) Yıllar geçse de bu merakımın söneceğini düşünmüyorum. Umarım yazma merakım da sönmez gül gibi geçinip gideriz :) Çünkü burada gerçekten çok güzel insanlar tanıdım. Çok sevdiklerim, saygı duyduklarım, örnek aldıklarım, hayran olduklarım, keşke gerçek hayatta arkadaşım olsa dediklerim, ne kadar da benziyoruz dediklerim, kıskandığım bir sürü insan tanıdım :) Gerçek hayatta çok sevgimi belli edemem burada da öyleyimdir ama şunu bilin ki gerçekten seviliyorsunuz :) Ama şu an yanımda olsaydınız yine söyleyemezdim :)

İlk başlarda blogu Kore blogu olarak düşünmüştüm. Ama çok öyle olmadı gibi :)) Maşallah her bi konuda bir şeyler yazmışım :) Aslında moda-kozmetik bloglarına da çok özeniyorum ama merak etmeyin buraya karıştırmayacağım çünkü çorbaya döner blogum :) Belki sınav bitince öyle bir blog açabilirim ama belki :)
Bir de şeyi merak ediyorum ben olsam kendimi okumam siz nasıl dayanıyorsunuz? :)) Bu arada bir yazıda ne kadar çok gülücük kullandığım sizin de gözünüzden kaçmıyordur elbette, yapmayım diyorum ama artık alışkanlık olmuş. Rahatsızsanız söyleyin büyük ihtimalle vazgeçmem ama yine de söyleyin ^^ Başka rahatsız olduğunuz şeyler varsa onları da söyleyebilirsiniz elbette.

Aslında birinci yılım için daha özenli bir yazı yazmak isterdim ama bugün başka zamanım olmayacak ve başka güne kalsın istemiyorum. Olmadı gibi ama napalım :) O zaman Alvin'den bir replikle bitireyim;
Utanmıyorum, çekinmiyorum sizi çok seviyorum :) ( tam olarak böyle değildi sanırım :/ )

EK: Bu arada blogumun birinci yılı adına yazdığım yazı aynı zamanda 100. yazım oluyormuş :) Hoş bir tesadüf..



2 Eylül 2013 Pazartesi

IM IN

Merhaba, nasılsınız? :) (sanırım ilk defa bir yazıya bu şekilde başlıyorum^^)
Bugün tüm gün evde olmamama rağmen bir kitap bitirdim ve bir film izledim. Yani aslında bu basit bir şey olabilir ama benim gibi asosyal ve tembel biri için hem dershaneye git hem film izle hem de kitap oku ? Zordu yani, ama başardım :))
İlk önce dershaneye gittim derslerin ne zaman başladığını öğrenmek için. Aslında mesaj atacaklarını söylediler ama evde sıkılıyordum ablamla oraya gittik. 17 Eylül'de açılıyormuş. Okulla birlikte açılıyor demişlerdi, cidden okulla birlikte olmuş :) Zaten haftanın dört günü de dershane var ne anladım ben mezun olmaktan :) Neyse, şikayet etmiyorum. Zaten uyguladığım plana göre YGS'ye dershaneyle başlayacağım, şimdilerde LYS çalışıyorum. Onun için dershaneye ihtiyacım var. 

Film izledim demiştim. Alvin ve Sincaplar'ı izledim. Zaten geçen de Pi'nin Yaşamı'nı izlemiştim. Aslında popüler filmleri izleyememe gibi saçma bir takıntım vardı ama onu da aşmak üzereyim :) 

Alvin ve Sincaplar çok güzeldi. Aslına animasyon severim ama animasyonla gerçek hayat birleşince sevmiyorum. Hani konuşan sincaplarla tek bir adamın maceraları olsa -ki filmin kapsamı baya daralırdı- gözüme çok batmaz ama sincapların insanların arasına karışması yani animasyonla gerçeğin birleştirilmesi beni pek cezbetmiyor. Çok fazla gözüme batıyor, saçma geliyor, inandırıcılığını kaybediyor :) Aslında bir animasyonda inandırıcılık aramam başlı başına saçmalık ama ne yapayım :) Neyse Alvin ve Sincaplarda bu fazlaca dikkatimi çekmedi. Çok güzel bir filmdi yani. Repliklere koptum :)) Dansları, tavırlar, şarkıları, konuşmaları vs. her şeyi güzeldi, çok eğlendim. Yarın da ikincisini izlemeyi düşünüyorum ama evdeki hesap çarşıya uymayacak sanırım :) 
Çarşı demişken, Beşiktaş nasıl kazandı demi ? :D 3'te 3 yaptık çok mutluyum :) Darısı Bursa maçına diyorum ve uzatmadan geçiyorum :)

Son olarak... Yanda uzun süre kalan Anna Karenina'yı bitirdim. Zaten Anna Karenina'yı okumasanız da konusunu biliyorsunuzdur. Herkes gibi ben de kitabı çok sevdim. Kitapta anlatıldığı kadarıyla Anna'ya ben de hayran oldum ama Anna ve Vronski fazlaca ilgimi çekmedi :) Daha çok Levin ve Kitiyle ilgilendim. Bir de Anna'nın oğlu Seryoja dikkatimi çekti. Önce annesinin yaptığını bilmeyecek kadar küçük ve onu seven ama zamanla annesini unutan hatta ondan nefret eden bir çocuk... Ne olursa olsun Anna buna izin vermemeliydi, çocuğunu yalnız bırakmamalıydı. Ama yine de Anna'nın ölümüne üzüldüm :( 
Son kısımlarda Türklerle ilgili bizim hoşlanmayacağımız kısımlar vardı :) Ama çok dikkatimi çekmedi, Anna öldükten sonra bıraktım diyebilirim zaten kitabı :) Filmini de izlemek istiyorum en kısa sürede..

İşte günüm böyleydi. Bu arada çekinmeyin bana film önerecekseniz hatta belki izlerim bile :p :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...